NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
أَبُو بَكْرِ
بْنُ أَبِي
شَيْبَةَ
حَدَّثَنَا
عُمَرُ بْنُ
أَيُّوبَ
عَنْ جَعْفَرِ
بْنِ
بُرْقَانَ
عَنْ ثَابِتِ
بْنِ
الْحَجَّاجِ
عَنْ زَيْدِ
بْنِ ثَابِتٍ
قَالَ نَهَى
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
عَنْ
الْمُخَابَرَةِ
قُلْتُ وَمَا
الْمُخَابَرَةُ
قَالَ أَنْ تَأْخُذَ
الْأَرْضَ
بِنِصْفٍ
أَوْ ثُلُثٍ أَوْ
رُبْعٍ
Sabit b. el-Haccâc, Zeyd
b. Sâbit'in şöyle dediğini rivayet etmiştir:
Rasûlullah (s.a.v.)
muhâberadan nehyetti. (Sabit b. el-Haccâc dedi ki:)
(Zeyd'e), muhâbera
nedir? dedim.
Tarlayı, çıkan mahsulün yarısı,
üçte biri veya dörtte biri karşılığında alman (kiralaman) dır, dedi.
İzah:
Bu hadiste, muhâberanın
yasak olduğu bildirilmekte, ayrıca da Zeyd b. Sabit tarafından muhâbera izah
edilmektedir. Müzâraa ve muhâbera adı verilen bablarda geçen hadislerden
edindiğimiz bilgiye göre arazinin sahibinden başka birisi tarafından ekilmesi
şu yollarla olur:
1- Sahibi hiçbir
karşılık beklemeden toprağını bir müslüman kardeşine geçici olarak verir ve o
da ekip mahsulünün tümünü alır. Bu ne bir ortaklık ne de arazi kiralamaktır.
Hz. Nebi bunu teşvik etmiş, hatta bu usûlün yaygınlaşması için araziyi kiraya
vermeyi menetmiştir.
2- Toprağı, para
cinsinden bir şey (altın, gümüş, banknot vs.) karşılığında kiraya vermek. Bu
yol ortaklık değil, kiralamaktır. Geçen hadislerin bir kısmında mutlak olarak
araziyi kiraya vermek menedildiği halde, bir kıs-mındf Dara k .rşılığında
kiralamaya izin verilmiştir. Bu uygulamanın cevazına izin veren hadislerin,
mutlak olan diğer hadisleri takyid ve tefsir ettiği gözönüne alınarak bunun
caiz olduğu hükmü çıkartılmıştır. Tarlayı, içinden çıkacak mahsulün bir kısmı
karşılığında ekmeyi caiz görmeyen Ebû Ha-nîfe ve Şafiî gibi âlimler de bu tür
muameleyi caiz kabul ederler.
3- Tarlayı içinden
çıkacak olan mahsulün bir bölümü karşılığında değil de, lalettayin bir hububat
veya başka bir madde karşılığında kiralayıp ekmek. Bu uygulama da âlimlerin
çoğu tarafından caiz görülür.
4- Tarlayı, tarladan
çıkacak mahsulün bir kısmı karşılığında kiralamak veya ortak ekmek. Yani çiftçi
çıkacak mahsulün yarısı, üçte biri veya anlaştıkları başka bir oranı
kendisinin; kalanı tarla sahibinin olmak üzere tarlayı eker. Bazı âlimler
t(muhâbera"nin bu olduğunu söylerler.
Âlimlerin üzerinde
ihtilâf ettikleri uygulama budur. Daha önce de belirtildiği gibi, Ebû Hanîfe
ve İmam Şafiî bu tür bir akdi caiz görmemişlerdir. Ebû Yusuf, İmam Muhammed ve
Ahmed b. Hanbel gibi âlimler ise caiz kabul etmişlerdir. Ulema arasındaki görüş
ayrılığına sebep, bu konu ile ilgili olarak nakledilen hadisler arasındaki
çelişkidir. Çünkü bu konudaki hadislerin bir kısmı müzâraanın caiz olduğuna
işaret ederken bazıları yasak olduğunu ifade etmektedir. Önce de belirtildiği
gibi, müzâraanın yasaklığına işaret eden hadislerin hepsi Râfi' b. Hadîc'den
nakledilmiştir. Bu rivayetler arasında farklılıklar ve hatta çelişkiler
bulunduğu için Ahmed b. Hanbel, Hat-tâbî gibi âlimler bu hadisleri pek kuvvetli
bulmamışlardır.
Bu hadislerin sıhhati
konusunda itirazda bulunmayıp da, müzâraanın caiz olduğunu söyleyenler ise;
hadisleri te'vil etmişlerdir. Bu te'vile biraz sonra temas edeceğiz.
Muhâberaile ilgili
olarak gelen hadisler Câbir b. Abdullah ve Zeyd b. Sâbit'ten nakledilmiştir.
Bunların hepsi muhâberamn caiz olmadığına delâlet etmektedir. Ama âlimlerin
büyük çoğunluğunun bu akdin caiz olduğu görüşünde olduklarını ifade etmiştik.
Bu görüşü benimseyen
âlimler, muhâbera ve müzâraayı yasak eden hadisleri; ya içerisinde ark
kenarları gibi belirli kısımlardan kalkacak mahsulü bir taraf için şart koşmak
gibi akdi ifsad eden bir şartın bulunmasına hamletmişler ya da hadislerdeki
yasağı tenzîhen kerahete almışlardır.
Konuyu, Avnü'l-Ma'bûd
yazarının el-Müntekâ adındaki kitaptan aktardığı şu sözlerle noktalıyoruz:
"Muhabere ve
müzâraanın mutlak olarak yasaklığını ifade eden hadisler; içerisinde fasid
şart bulunan akidlere veya bu muameleden kaçınmanın nıüstehap veya mendup
olduğuna hamledilir. Nitekim bu anlayışa delâlet eden haberler gelmiştir. Amr
b. Dinar'ın şöyle dediği rivayet edilmiştir: Tâvûs'a, muhabereyi terketsen ya,
çünkü onlar (bazı âlimler) Rasûlullah'ın onu neh-yettiğini zannediyorlar,
dedim. Şu karşılığı verdi: Âlimlerin en üstünü yani İbn Abbas bana
Rasûlullah'ın muhabereyi menetmediğini haber verdi ve Ra-sûlullah; Sizden
birinizin tarlasını karşılık beklemeden geçici olarak bir kardeşine vermesi,
ondan belli bir ücret almasından daha hayırlıdır, buyurdu dedi. Bu haberi Ahmed
ve Buhari rivayet etmişlerdir."